FORMDA VE SAĞLIKLI EMZİRME SÜRECİ
Beslenme ve Diyetetik Uzmanı Yrd.Doç.Dr.Tuba Günebak emziklilik döneminde bir annenin nasıl sağlıklı, dengeli ve doğru beslenmesi gerektiğini tüm detayları ile anlattı.
Emziklilik, emzirme… Bir kadının canının parçasını canı ile beslemesi… Doğumu takip eden ikinci mucize… Emziklilik döneminde annenin yeterli, dengeli ve çeşitli beslenmesi annenin besin ögesi depolarını korumak ve desteklemek, annenin salgıladığı sütün yeterli, kaliteli ve besleyici olmasını sağlamak, bebeğin normal büyüme ve gelişmesini sağlamak açısından oldukça önemlidir.
Anne sütü öyle enteresan bir besindir ki; yeni doğan bebeğin tüm besin ögesi ve sıvı gereksinimlerini ilk 6 ay boyunca tek başına karşılayabilir. Örneğin; hayvansal kaynaklı besinlerin (et, süt, vb.) bileşimindeki proteinin tüketim sonrası vücuttaki kullanım oranı %70 civarında iken anne sütününki %100’dür. Yani, anne sütünün bileşimindeki proteinin 1 g’ı bile ziyan olmaz, bebek tarafından kullanılır. Bu kadarla da kalmaz. Daima hijyenik ve taze olan tek besindir. Bileşimindeki antienfektif ögelerle yeni doğanı solunum ve gastrointestinal sistem (mide-barsak sistemi) hastalıkları başta olmak üzere tüm enfeksiyon hastalıklarından korur. Sindirimi kolaylaştırmak adına bileşiminde sindirim enzimleri taşır. Anne sütünün bileşimindeki vitamin ve minerallerin emilim oranı da yüksektir. Çünkü emilimi arttıran biyoaktif bileşenler de yapısında bulunur. Anne sütü ile beslenen bebek ileriki yaşlarda karşılaşabileceği diyabet, kardiovasküler hastalıklar gibi kronik hastalıklardan korunur.
Annenin salgıladığı süt miktarının kontrolü annenin beyni tarafından kontrol edilir. Yani, anne emzirebileceğine inanmalı, emzirmeye ve bebeği ile ten teması kurmaya özen göstermeli ve emzirme konusunda yakınları tarafından desteklenmeli ve motive edilmelidir.
Atlanmaması gereken bir diğer önemli nokta; doğumdan sonraki ilk 1 ila 6 gün içinde salınan açık sarı renkli sütün (kolostrum – ilk ağız sütü) bebek tarafından tüketimi sağlanmalıdır. Çünkü bu özel ve kıymetli süt yüksek protein ve vitamin içerikli, antienfektif (enfeksiyondan koruyan) ögelerden ve büyüme faktörlerinden zengindir.
Bebek sağlığına ek olarak, emzirme, annenin meme ve over kanseri riskini azaltır. Anne ile bebek arasındaki psikolojik bağı güçlendirir.
Unutulmamalıdır ki; bebek her istediğinde emzirilmelidir. Bebek beslenmesinde ilk 6 ay öğün düzeni yoktur. Bunu bebeğiniz belirler.
Emziklilik döneminde annenin beslenmesine dikkat etmesi, yeterli, dengeli ve doğru beslenmeyi öğrenmesi oldukça önemlidir. Çünkü anne sütünün bileşimini belirleyen en önemli etmen annenin besin ögesi alımıdır. Bu nedenle, emzirme döneminde düşük kalorili zayıflama diyetleri asla uygulanmamalıdır. Annenin günlük enerji ve besin ögesi gereksinmelerini karşılayan, ana ve ara öğünlerin atlanmadığı, her ana öğünde her besin grubundan besine yer verildiği bir beslenme programı uygulanmalıdır. Annenin çeşitli beslenmesinin önemli olmasının bir diğer nedeni de anne sütünün aromasının annenin tükettiği besin çeşitliliğinden etkilenebiliyor oluşudur. Anne ne kadar sağlıklı çeşitlilikte beslenirse, bebeğinin damak tadının temelleri de o kadar iyi atılır.
Anne, bebeğini beslerken bir yandan da formuna kavuşmak istiyorsa;
Düzenli emzirmeye devam etmeli (her 100 ml süt salınımı anneye 70 kkal enerji harcatır),
Süt üretiminin devamlılığı için beslenmesine dikkat etmesi gerektiği kadar yeterli sıvı (özellikle su) alımına ve strese girmesine sebep olan ortam ve etmenlerden uzak durulmasına özen göstermeli (stress hormonları süt salınımını sağlayan “oksitosin” salınımın baskılar),
Görünür yağ alımını azaltmalı (yağlar görünür ve görünmez olarak ikiye ayrılır; görünür yağlar tereyağı, margarin, sıvıyağ gibi gözle görünür yağlar iken görünmez yağlar süt, et gibi besinlerin bileşiminde bulunan yağlardır),
Görünmez yağ alımını kontrol edebilmek adına süt ve ürünlerinden yarım yağlı olanlar tercih edilmeli,
Annenin kendi bağışıklık sistemini ve barsak fonksiyonlarını destekleyebilmesi adına probiyotik ürünlere yer vermeli,
Günde 5 porsiyon sebze (özellikle brokoli, kırmızı biber, havoc, karnabahar, brokoli, kuşkonmaz, ıspanak gibi koyu yeşil yapraklı sebzeler, patates) ve meyve (özellikle elma, yaban mersini, papaya, gün kurusu kayısı, kantalup kavunu, kivi, turunçgiller) tüketimine dikkat etmelidir.
Yeterli ve dengeli bir beslenme programı, yeterli su içimi ve huzurlu ortam ile hem başarılı emzikliliği yakalamak hem de formda ve sağlıklı bir vücuda kavuşmak mümkündür. Bunun en güzel örneklerinden biri Dr.Aysun Ankay Yılbaş Hanım’dır. Aysun Hanım’ın kaleminden;
“İkinci çocuğuma hamileliğim sırasında yaklaşık 16 kg almıştım. Doğumdan 1,5-2 ay sonra kadın doğum uzmanımın tavsiyesiyle Tuba Hanım’a başvurdum. Ailem ve arkadaşlarım diyetisyene gitmek için çok erken olduğunu, sütümün azalabileceğini söyleyerek karşı çıktı. Nasılsa ilk doğumdan sonra da aldığım kiloların çoğunu vermiştim, neden bu sefer de bu konuyu bebeğimi yeterince emzirdikten sonra düşünmüyordum ki? Oysa Tuba Hanım’la ilk tanışmamızda emzirme konusunu en az benim kadar önemsediğini gördüm. Bana iyi bir emzirme süreci için önce buna inanmam gerektiğini, nasıl küçük adımlarla ilerleyeceğimizi, kaliteli süt için nelere dikkat etmem gerektiğini defalarca aynı güler yüzle anlattı. Aslında klasik anlamda diyet yaptığım da pek söylenemez. Canım irmik helvası çektiğinde ya da çok sevdiğim bir restaurantta şunları yemek istiyorum dediğimde Tuba Hanım beslenme programımda hemen o güne ait küçük uyarlamalarla çözüm üretiyordu. Sonuçta istediğim her şeyi yediğim, Tuba Hanım’ın özel tarifleri sayesinde sütümün azalmak yerine bollaştığı, kızımı ilk altı ay yalnızca anne sütüyle beslediğim, üstüne bir de her hafta yağ oranımın giderek azaldığı keyifli bir dönemdi.
Kızım 4,5 aylık olduğunda işe başladım. Henüz ideal kiloma tam olarak ulaşmış olmasam da hamilelik öncesindeki halimden çok da farklı görünmüyordum. Beslenme programımı ayda 1-2 kg yağ dokusu kaybetmeyi hedefleyerek oluşturduğumuz halde her hafta 500 gr – 1 kg arası yağ dokusu kaybetmiştim. Kızım yaklaşık 10 aylık olduğunda ben de doğum öncesi halime dönmüştüm. Tuba Hanım hem rehberliğiyle bu süreci katı ve uygulanamaz diyetlerle boğuşmadan geçirmemi sağladı hem de zarif ve güler yüzlü tavrıyla bana moral kaynağı oldu.
Bu ay kızımın 1. Doğum gününü kutluyoruz. Ve ben formda, mutlu ve hala emziren bir anneyim… Teşekkürler Tuba Hanım…”.
Birlikte sağlıklı ve “güzel” günlere…